SEUL GEZİ REHBERİ

seul

Gittiğimiz her ülke farklı bir deneyim farklı bir hayat sunuyor bize ama bu durum Kore ve Japonya’da daha da farklılaşıyor. Güney Kore-Japonya gezimi tasvir edecek olursam “dünyadan kısa süreliğine uzaklaşıp çok farklı bir gezegende seyahate çıkma” olarak tanımlayabilirim.

10 yılı aşkın süredir Güney Kore dizileriyle haşır neşir olmamın verdiği heyecanla bulunduğum bu ülkeden çok mutlu ayrıldığımı, verdiğim tüm emeklere değdiğini söyleyerek başlamak istiyorum yazıma. Her insanın hayatında bir kez yaşaması gereken bir deneyim.

Seul, Güney Kore’nin başkenti.10 milyonun üzerindeki nüfusuyla dünyanın en kalabalık 13.ülkesi. Enteresan sokak lezzetleriyle, güzelliğe olan tutkularıyla, kendilerine has alfabeleriyle yabancı olduğunuzu iliklerinize kadar hissedeceğiniz Güney Kore; budizm, konfüşyüsçülük, Şamanizm gibi dinlerine de bünyesine barındıran, tapınaklarıyla tanınan, ruhani de bir yöne sahip ilginç ve bir o kadar da harika bir yer.

SEUL’E GİTMEDEN ÖNCE BİLMEN GEREKENLER

  • Güney Kore e-vize isteyen bir ülke. Gitmeden önce K-ETA vizesi almanız gerekiyor. Nasıl almanız gerektiğini Instagram hesabımda paylaştığım reelsimden detaylıca izleyip uygulayabilirsiniz.
  • Güney Kore para birimi won. 1000 won yaklaşık 25 tl. İsterseniz dolarınızı ya da euronu havaalanındaki Exchange’ten bozdurun. İsterseniz de çok azını bozdurup kredi kartıyla işinizi halledin. Kredi kartı ekstresini dolar yapmayı unutmayın. Ödediğiniz şeyler dolar olarak çekiliyor. Sokak lezzetleri 4000-5000 won arası değişiyor. Benim gibi yenmedik şey bırakmak istemiyorsanız 4 gün için yaklaşık 100000 won yeterli olabilir.

!Dolar ya da euronuzu asla büyük rakamlar olarak yanınızda tutmayın. Seul’de nakit paramızın bittiği gün şehirdeki bir Exchange ofisinine gittik. Elimizdeki en küçük para 200 euroydu. Hepsini bozdurmaya ihtiyacımız yokken bize geri euro veremeyecekleri için hepsini wona çevirmek zorunda kaldık.

Atmlerden won çekebilirdik tabii ama o an elimizde euro varken hesapta bulunan tlyi çekmek istemedik. Zaten ihtiyacımız olmadığını düşündüğümüz wonları da bitirdik. 🙂

Exchange ofislerinin yanı sıra her yerde hatta marketlerde bile makineler var. Bozuk bulundurun yeterli.

  • Google Maps Güney Kore ‘de çok iyi konum vermiyor dolayısıyla “Never Map” uygulamasını indirmelisiniz. Bazı yerler “Never Map’te çıkmazsa gitmek istediğiniz yerin Korece adını yazın.
  • Ülkenin priz tipi bizim cihazlarımıza uyumlu. Ekstra bir dönüştürücü almanıza gerek yok.
  • Ülke genelinde çoğu yerde sigara içmek yasak. İstasyonlarda ya da bazı sokaklarda özel sigara içme alanları var. Ara sokaklarda dikkat çekmeyen yerlerde içebilirsiniz.
  • Beni en çok rahatsız eden konu: çöp kutusu yok.! Ve buna rağmen yerler bal dök yala. Çöp kutusunun olmamasının sebebi, insanların çöplerini evlerine götürüp ayrıştırmasıymış.
  • Çok temiz bir ülke. İstasyonlardaki tuvaletler bile o kadar temiz ki yerde peçete parçasına bile rastlamadık.

  • Çok disiplinliler ve kurallara uyan bir ülke. O kalabalık istasyonlardaki merdivenlerde insanlar sağ tarafta sıra olup sol tarafı boş bırakıyor. Tuvaletlere bile giriş ve çıkış yönü var. Mağazada kıyafet denemek isterseniz yüzünüze örtü veriyorlar ki elbiseye makyaj bulaşmasın. Ve daha bir sürü akıl almaz örnekler… 🙂
  • Çok cana yakınlar. Güney Kore lileri zaten seviyordum zaten ama bu kadar da yoğun ilgi de beklemiyordum. Çok tatlı oldukları gibi hepsi o kadar ilgiliydi ki karşılaştığımız tüm amcalarla, teyzelerle sohbet etme fırsatı bulduğum için şanslıyım.
  • Ülkede müthiş derecede güzellik takıntısı var. Abartmıyorum adım başı güzellik ürünleri satan mağaza var. Benim çok vaktim olmadığından daha doğrusu güzelliğe o kadar vakit ayıramayacağımdan meşhur “Olive Young” mağazasına girdim. Çalışanlara bana en çok satılan, en iyi şeyleri verin dedim. Torbalarımı doldurup çıktım. 🙂
  • İngilizceleri çok iyi. Gitmeden önce okuduğum bloglarda İngilizcelerinin olmadığı yazıyordu. Ya onlara İngilizce bilmeyenler denk geldi ya da bize İngilizce bilenler denk geldi bilemiyorum. Gencinden esnafına, taksi şoföründen öğrencisine kime bir şey sorsak şakır şakır konuştular valla.

  • Şehir yemek kokuyor. Adım başı yemek tezgahı olduğundan şehrin çoğu yerinde inanılmaz bir koku var. Öyle ki koku sigaranıza bile siniyor. Saç ve kıyafetten bahsetmiyorum bile.:)
  • İnsanlar sürekli tükürüyor.:) Özellikle sigara odalarındaki beyler, her fırtın peşinden boğazlarını temizleyip tükürüyorlar. Yadırgamamanız için önceden yazıyorum. Sebebi ise sigaranın boğazda bıraktığı etkiyi temizlemek.
  • Güney Kore ‘de yazın muson yağmurları etkili. Şemsiyenizi ve uygun ayakkabılarınızı yanınızda götürmenizde fayda var. Hoş oradan da alabilirsiniz her yerde satılıyor ama ben yine de söyleyeyim.
  • Bazı sayfalarda Güney Kore ‘de her yerde internet çektiği dolayısıyla internet almanıza gerek olmadığı yazıyor. Bizim internetimiz kesintili çekti, kesilip durdu. Siz en iyisi internet paketi alın.
  • Son olarak dünyanın en güvenli ülkelerinden birine gidiyorsunuz. Evinizde gibi hissedeceğiniz Güney Kore seyahatinizde çok güzel anılar yaşamanız dileğiyle ana konuya giriş yapalım.

SEUL’E NE ZAMAN GİDİLMELİ?

Seul’e net bir şekilde bahar aylarında gidilmeli. Biz Ağustos ortasında oradaydık. 3 günlük Seul seyahatimizde 1 kere yağmura yakalandık. Sert yağdı o da hemen geçti. Ara ara çiseledi fakat rahatsız edici boyutta değildi. Ama imkanım olsaydı bahar aylarında gitmeyi isterdim. Çünkü çok sıcaktı.

SEUL İÇİN KAÇ GÜN AYRILMALI?

Biz Seul’de 3 gün kaldık ve yeterli oldu. Görmek istediğim çoğu yeri gördüm. Defterime yazıp göremediklerim ise 2. saray, 2. tapınaktı. Konsept çoğunda aynı. Hatta bir tane saray bile görsek olurmuş.

Eğer vaktimiz ve paramız olsaydı Seul’de hiç bilinmeyen bir köye gidip sokaklarında kaybolmak isterdim. Gezilecek yerler listesinde paylaşacağım bir köy olacak umarım siz gidebilirsiniz.

SEUL’DE KONAKLAMA

Seul’un en hareketli bölgesi Myeongdong, dolayısıyla kalacağınız yeri bu bölgede seçerseniz seyahatinizin daha da güzelleşeceğine garanti verebilirim. Bizim otelimiz Myeongdong’un kalbinde Hithere City Hotel‘di. Tavsiye ederim.

SEUL’E ULAŞIM

Biz uçuşumuzu Miat Mongolian havayollarıyla yaptık. Ağustos ayındaki seyahatimiz için Ocak ayında aldığımız biletler gidiş-dönüş 19000 tl idi.

Miat Mongolian ile yaptığımız uçuş Moğolistan aktarmalıydı. İlk uçuşumuz İstanbul-Moğolistan 8 saat sürdü. Uçakta göz bandı, battaniye, bir ana öğün, bir ara öğün, alkollü-alkolsüz sınırsız içecek ve her türlü bilgiyi görebildiğimiz ekranımız mevcuttu.

Moğolistan’da uçaktan inince direkt transit alana geçip 5 saat boyunca diğer uçuşumuzu bekledik. Kabin bagajları didik didik aranıyor bilginize.

Havaalanı inanılmaz soğuktu. Yanınıza mont, kalın giysiler, sıcak su torbası, sallama çay ve bardak alın. Moğolistan havaalanında sıcak-soğuk su mevcuttu ve ayrıca sigara içme odası da vardı.

Seul uçağımızda yine yemek ve içecek ikramları yapıldı. İnişe yakın ise 2 tane form verildi. Formlarda ülkeye niçin gittiğiniz nerede kalacağınız gibi sorular vardı.

Nihayet uçaktan inip pasaport kontrol sırasına geçtik 10 dakika bile beklemeden ülkeye giriş yaptık. Bize hiçbir soru sorulmadı.

SEUL ŞEHİR İÇİ ULAŞIM

Bu kısımda size seçeneklerden bahsetmeyeceğim. Biz ne yaptıysak onu yazacağım ki kafanız bulanmasın. Blog okurken türlü türlü seçenekler çıkıyor ve insanın kafası karışıyor. Zaten bilmediğimiz bir ülke birisi çat çat şunu yapın yazmıyor. O yüzden kafanızı bulandırmadan tek yöntem yazıyorum.

1-Biz Incheon Havaalanı’na iniş yaptık. İner inmez önce nakit euromuzu won-a çevirdik.Instagram reelslerimden yemek, ulaşım ,konaklama ne kadar harcadık bakıp ona göre ne kadar paraya ihtiyacınız var hesaplayabilirsiniz. Bu arada yine Instagram‘da ulaşımla ilgili çok açıklayıcı reelslerim var. Yabancılık çekmemek adına izlerseniz çok faydalı olacağını düşünüyorum. Biz Busan da dahil 4 günlük Güney Kore gezisi için otel ve uçak bileti hariç şehir içinde 1045000 won harcamışız. Yaklaşık 27000 tl.

2-Ulaşım için T-Money kart almanızı şiddetle tavsiye ediyorum. Tek tek metro bileti almak sizi çok yorar. Düşünmeyin bile. T-Money kartla ulaşımımız çok kolay oldu.

İnformation’a T-Money bilet makinesinin yerini sorun. Ayrıca her yerde görevli geziyor. T-Money kart makinesinin başında bile görevli vardı. Size nasıl olacağını gösteriyor. Videolu anlatım için nereyi ziyaret edeceğinizi biliyorsunuz 🙂

3-T-Money kartı metroya binerken ve indikten sonra kapılardan geçerken okutuyorsunuz. Gittiğiniz durağa göre içinden çekiyor. Biz ulaşım için karta 50000 won yükledik. Markette de harcadık. Saraya girerken de oradan okuttuk. Otomatlardan içecek de aldık. En son ülkeden ayrılırken kalan wonlarımızla havaalanında yolluk alıp paraları bitirdik. Eğer paranız artarsa havaalanından ya da 7-Eleven marketlerden iadenizi alabilirsiniz. Fakat iade alabilmek için kartın içinde en az 10000 won olmalı. 500 won ise kart kullanım ücreti kesiyor. T-Money kart fiyatı 5000 won.

4-Seul’e ulaşmak için Arex trenler var. All Shop Train ve Express Train. All Shop Tren, diğerinin yarısı fiyatı ve sadece 10 dakika geç ulaşıyor. Ayrıca Express tren yarım saat başı gelirken All Shop tren her daim var. Yani evet All Shop trene bindik. Bunun için ayrı bir bilet satın aldık. Tabelaları takip edip treni kolaylıkla bulabilirsiniz. Trene giden yol üstünde de biletinizi alabilirsiniz. Fiyatı yaklaşık 5000 wondu.

5-Havaalanından çıkıp Seul istasyonuna gittiniz. Şimdi oteliniz neredeyse Naver Map‘e yazıyorsunuz. Uygulama hangi trene binmenizi söylüyorsa ona biniyorsunuz. Seul’de ulaşım Türkiye’den kolay desem inanır mısınız? Bu kadar rahat ulaşım yaptığımızı hiç hatırlamıyorum. Her şey en ince ayrıntısına kadar uygulamada yazıyor zaten ve İngilizce tabelalar adım başı her yerde.

Uygulamanın haricinde çok kolay bir yöntem de harita yöntemi. İsterseniz havaalanındaki İnformation‘dan metro hattı haritası alın isterseniz “Subway” uygulamasını indirin. Nasıl yapacağınız ise yine Instagram videolarım da mevcut.

SEUL GEZİ ROTASI VE GEZİLECEK YERLER

1.GÜN

BOSİNGAK PAVİLİON

BOSİNGAK PAVİLİON

1396 yıllarında Joseon Hanedanı‘nın ilk kralı Taejo bir kale duvarının (Hanyangdoseong) inşasını emretti.

Duvarın amacı Hanyang’ı (Seul) istilalardan korumaktı. Kale duvarının sekiz kapısı vardı. Bu kapılar, işgalcileri dışarıda tutarken vatandaşların şehre girip çıkmasına izin veriyordu.

Her sabah saat 4.00’te ve akşam 22.00’de ise kulenin içinde asılı olan zil 33 ve 28 kez çalıyordu. Çanlar çaldığı sırada halk kapılardan geçebiliyordu.

33 sayısının anlamı, Budizm’de cenneti temsil etmesi iken 28 sayısının anlamı yıldızların göklerdeki yerini temsil etmesidir.

Çan kulesinin bulunduğu bu yapı bizim otelimize çok yakın olduğundan ilk durak noktamız burasıydı. Seul’de akşam üzeri olduğumuz için içeriyi gezemedik.

Çan pazartesi hariç diğer günler 11.20 ile 12.20 arasında tören eşliğinde 12 kez çalıyor.

Günümüzde ise her yıl 31 Aralık’ta kulede bir Yılbaşı etkinliği düzenleniyor. Bu etkinlikte müzik performansları, ünlüler ve bir zil çalma töreni de yer alıyor.

CHEONGYECHEON DERESİ

CHEONGYECHEON DERESİ

Bakmayın isminin dere olduğuna mazisi büyük bir yer.

Çok önceden bu dere halkın su kaynağını karşılayan önemli bir yerken yağmur yağdığında taşkınlara neden oluyormuş.

Joseon Hanedanlığı’nın mühendisleri bu soruna çözüm olarak derenin üzerini kapatmayı önermişler ancak kral Taejong, bu öneriyi reddetmiş. Çünkü Pungsu-jiri felsefesine göre, Seul’un topografyası ve Cheonggyecheon Deresi’nin de içlerinde bulunduğu akarsuları hem bir yerleşim için ideal noktayı işaret ediyor hem de yeni başkentin ve genç hanedanlığın refahını vaad ediyordu.

1760′ da Kral Yeongjo, taşkından korunmak için derenin düzgünleştirilmesini, temizlenmesini ve iki kenarına set kurulmasını sağladı. Ama çözüm bulamadılar.

Gel zaman git zaman derenin ismi “Kentin Kanseri”, “Öldüren Yol” ismini aldı.

Kore Savaşı’ndan sonra derenin kenarına derme çatma evler yapıldı. En sonunda derenin üzerine kaplama yapıldı.

1968 yılında derenin üzerine otoban yapıldı. Otobanın çökme riski olunca ve yer altı da kokmaya başlayınca artık restorasyonla dere 6 kilometre uzunluğunda Kore halkının keyifle vakit geçirdiği parka dönüştürüldü.

Bir dere hakkında bu kadar bilgi paylaştığıma inanamıyorum. O kadar yazdım gidin görün bari.:)

JOGYESA TAPINAĞI

İlk gittiğimiz tapınak olduğundan mıdır nedir bizi çok etkiledi. Bir de tam ibadet saatine denk geldik. Pazartesi günü saat 19.00 ‘a geliyordu. Görevli olduğunu düşündüğümüz teyzeden müsaade isteyip içeri girdik. Minderlere bağdaş kurup oturduk. Rahibin Budist Kutsal metinini değişik bir tınıyla okumasını şaşkınlıkla dinledik. İnsanlar ibadetlerini gerçekleştirirken ise usulca başka deneyimler için tapınaktan ayrıldık. Ama sizler için biraz video da aldım.:) Bu deneyimi kesinlikle yaşayın.!

Tapınak her daim açık ve giriş ücretsiz. Tapınaktan çıkınca ise ışıklarla aydınlatılmış kalp şeklinde bir köşe var. Orada da fotoğraf çekmeyi unutmayın.

SEUL KULESİ-NAMSAN TELEFERİK

Gittiğim ülkeleri kuşbakışı seyretmeyi seviyorum. Şehre biraz daha hakim olmanızı sağlıyor. Kocaman şehirde neredeyim ben sorusuna bir nebze de olsa ışık tutuyor.

Namsan teleferiğini ilk Kore dizimi izlerken tanımıştım. Beni çok etkileyen bir dizi olduğundan orada olmayı çok istemiştim, merak etmiştim. 12 yıl geçti ve ben geçtiğimiz haftalarda o teleferikte Seul manzarası izliyordum. Bu duygu paha biçilemez!

Biz Myeongdong’tan yürüyerek Namsan teleferik bilet gişesine gittik. Gidişte de dönüşte de epey sıra bekledik. Teleferikle çıktığımız yerde ise şu meşhur aşk kilitlerinin olduğu yeri gezip Seul Kulesi’ne çıkmak için ayrı bir bilet satın aldık.

Kulenin en üst katında oturma yerleri, yemek yerleri, hediyelik yerler mevcut. Teleferik fiyatı gidiş dönüş 15000 won. Kuleye çıkış 20000 won.

MYEONGDONG SOKAKLARI VE MYEONGDONG GECE MARKETİ

MYEONGDONG

Bu başlığı 1.güne attım ama biz her gece buradaydık. Otelimize çok yakın olduğundan istesek de istemesek de bu sokaklardan her gece geçtik. Her gece farklı bir sokak lezzeti denedik. Ayrıca eşlerinizi otele gönderip otelinizin yakınlarındaki güzellik mağazalarından alışveriş yapmayı unutmayın kızlar.:) Benimki dayanamayıp geldi tabii kaybolurum diye ama olsun iki üç oje, ruj bir şeyler attı sepete yardımcı oldu.:)

2.GÜN

BONGEUNSA TAPINAĞI

Gangnam‘ın göbeğinde, gökdelenlerin arasında bulunan gezmesi çok keyifli bir tapınak olan Bongeunsa Tapınağı aynı zamanda ülkenin en büyük heykellerinden biri olan Maritreya heykeline de sahip.

Giriş ücretsiz ve tapınak her gün açık. Bongeunsa metro durağına ise 2-3 dakikalık yürüme mesafesinde. Gezmesi çok keyifli bir tapınak. Salı günü saat 10.30 da tapınaktaydık ve yine ibadetlerine denk geldik. Etrafta da çok kişi yoktu. Kore’ye yazın gidecekseniz sabah saatlerinde yola koyulun çünkü öğlen sıcağında gezmek zor oluyor.

COEX-STARFİELD KÜTÜPHANESİ

Bongeunsa tapınağının hemen karşısında Coex alışveriş merkezi var. Tapınağın hemen karşısındaki girişten değil de yan taraftaki girişten girin. Avm’de uyguna kıyafet seçenekleri olan mağazalar, yemek dükkanları var. Bir de pastalarıyla adeta şov yapan pastaneler zinciri. Oradan Yakwga alıp denemenizi tavsiye ederim. Kore’nin meşhur saray kurabiyesi. Gitmeden önce izlediğim Kore dizisinde sürekli bu kurabiyeden yiyorlardı. Gider gitmez denedim valla.:)

Starfield Kütüphanesi ise 13 metreye uzunluğundaki kitaplıklarıyla dünyadaki en büyük kütüphanelerden birisi. Kütüphanedeki masalarda oturup atmosferi yaşamayı unutmayın.

GANGNAM STYLE HEYKELİ

GANG NAM

Gangnam Style şarkısını duymayanımız yoktur. Şarkı patlayınca şehrin göbeğine heykelini dikip turistik bir mekan oluşturmuş Koreliler. Gangnam Style şarkısı da sürekli çalışıyor. Ziyarete gelen turistler dans edip video çekiyorlar.

Gangnam, Seul’un en zengin insanlarının yaşadığı yer olarak betimleniyor. Sokaklarda ise bir sürü markaların olduğu mağazalar mevcut.

HANGANG PARK

HANGANG PARK

Eğer bahar aylarında Seul’u ziyaret edecekseniz buraya kesin gidin. Yerel halkla beraber geçireceğiniz çok güzel bir deneyim olabilir. Biz ağustos ayında gitmemize rağmen Han Nehri’ni de görmek istediğimizden burayı ziyaret ettik. Sakin dinlenmeli bir destinasyon oldu.

Ulaşım konusunda epey zorlandık. Çok sıcak olduğundan 20-30 dakikalık yürüyüş biraz yorucuydu. Dönüşte ise Myeongdong’a gitmek için uber çağırdık. Uber fiyatları çok uygun bu arada. Yorulduğunuzda bakmayı unutmayın.

DEOKSUGUNG SARAYI

DEOKSUGUNG SARAYI

Joseon Hanedanlığı döneminden kalma beş büyük saraydan birisidir. Diğer saraylardan farklı olarak karma mimariyle yapılmış olan sarayda 1910 yılına kadar hanedanlık yaşamış. Japonya-Kore savaşından sonra ise diğer saraylarda olduğu gibi yapının yarısından fazlası zarar görmüş.

Deoksugung Sarayı’nı sabah 09.00 akşam 21.00 arası ziyaret edebilirsiniz. Asker değişim nöbetini ise 11.00-14.00-15.30 saatlerinde seyredebilirsiniz. Çok farklı bir deneyim sakın kaçırmayın derim.

Saray pazartesi günleri kapalı ve saraya giriş ücreti 1000 won. T-Money Kart ile ödeme yapabilirsiniz.

HONGDAE

Daha çok gençlerin, müziklerini ve danslarını icra ettiği, yerel sokak satıcılarıyla ve eğlenceleriyle bilinen Hongdae bölgesini rotanıza eklemelisiniz.

Alışveriş için ise giysiler, gümüş-çelik takılar, deri botlar çok uygun fiyatlıydı. Bunlara ek olarak çoğu Asya şehrinde olduğu gibi burası da akşamları çok canlı oluyor.

3.GÜN

GYEONGBOKGUNG SARAYI

Gyeongbokgung Sarayı, 1395 yılında Joseon Hanedanlığı tarafından inşa edilen beş büyük sarayın en büyüğüdür. Gerçekten de çok büyük gez gez bitiremedik. En son sıkılıp tam çıkacakken bir bakarız ki yağmurdan iptal olan asker değişim töreni için hazırlık yapılıyor. Eğer izleyemeden dönseydim çok üzülürdüm.

Saray önünde düzenlenen asker değişim töreni, Joseon Hanedanlığı zamanında kraliyet muhafızlarının nöbet değişimini canlandıran geleneksel bir etkinliktir. Yıllardan beri süregelen bir etkinlik olarak kalmış ve bence çok da güzel olmuş. Kore tarihi ruhunu yaşatıyor.

Tören saat 10.00 ve 14.00’te olmak üzere günde 2 kere yapılıyor. Saray salı günleri ziyarete kapalı olup diğer günler saat 09.00-17.30 arası sarayı ziyaret edebilirsiniz. Giriş ücreti ise 3000 won.

Sarayın içerisinde Kore Halk Müzesi var. Haa bir de eğer hanbok kiralarsanız tüm sarayları ücretsiz gezebilirsiniz.

BUKCHON HANOK VİLLAGE

Güney Kore’de yapmayı isteyip yapamadığım tek bir şey var. O da yabancı, kimsenin bilmediği köylere gidip yerel halkın yaşantısına şahit olmak. Vakit sınırlılığından insan daha turistik yerleri görmeyi tercih ediyor tabii. Bu dediğimi yapamadım ama Bukchon Hanok evleri bir tık bu merakımı giderdi.

Burası geleneksel Kore evlerinin bulunduğu bir mahalle. Gyeongbokgung Sarayı‘na ise yürüme mesafesinde. Mahalleye girince “sessiz olun” tabelaları ve herhangi bir gürültü ihtimaline karşı orada bulunan görevliler var. Çünkü insanlar evlerinde muhtemelen uyuyor.:)

Biz saat 11.30 gibi oradaydık ve çok insan yoktu. Sessiz sessiz gezdik. Arka sokakları daha güzeldi. Öğlen 12’yi geçmesiyle insanlar doluşmaya başladı. Buraya kesin erken gidin çünkü sokaklar zaten dar. Hınca hınç dolunca gezmenin hiç zevki olmaz.

İNSADONG


Burası hediyelik eşya satıcılarıyla ünlü, araç trafiğine kapalı, turistlerin muhakkak uğraması gereken bir yer.

Biz buraya taksiyle gitmiştik. Taksiden iner inmez daha etrafa bakamadan Güney Kore’de profesörlük yapan bir Türk ile tanıştık. Nereden alışveriş yapalım diye sorduğumuzda hemen bizi çok tatlı bir yere götürdü. Hatta indirim de yaptırdı.

Sadece hediyelik eşya almak değil de bir Koreliyle 1-2 saat sohbet etmek isterseniz buraya kesin gidin. Yukarıda paylaştığım son görseldeki mekanın tam karşısında kalıyor. İsmini not almayı unutmuşum maalesef.

Biz burada 200000 wona yakın para harcayınca başka bir yere bakamadık.:) Ara sokaklarında kaybolmayı unutmayın gerçekten çok güzel bir yer.

GWANGJANG PAZARI

Son durağımız Seul’un meşhur sokak lezzetleriyle ünlü pazarı Gwangjang. Burada yine bir sürü şeyler denedik. Hemen pazarın girişinde bir donutçu var. Zaten upuzun kuyruğundan anlarsınız. Hemen sıraya girin ve efsane tatlıyı yiyin. Güney Kore’de ne yenir başlıklı ayrı bir yazı hazırlayacağım. Detaylı ve önemli bir konu çünkü.:)

ALTERNATİF GEZİLECEK YERLER

*DDP PLAZA

*İTAEWON

*JONGMYO TAPINAĞI

*LOTTE AVM

*NAMDAEMUN MARKET

*TRİCK EYE MUSEUM

*CHANGDEOKGUNG SARAYI

*GYEONGHUİGUNG SARAYI

*IHWA MURAL KÖYÜ

ÖNERİLER

Şunu unutmayın. Bir ülkenin ya da bir şehrin her yerini gezmemiz mümkün değil. O kadar çok yer var ki görülecek. Size tavsiyem tüm gezilecek yerleri araştırıp yazın. Haritada işaretleyin (bunun videosu da yine Instagram hesabımda mevcut). Sonra o ülkede bulunduğunuz gün sayısına bölün. Muhakkak elemeniz gereken yerler olacak. Onu da ilgi alanınıza göre eleyin. Mesela benim defterimde Jongymo Tapınağı da yazıyordu ama gitmeye gerek görmedik. Çoğu tapınak birbirine benziyor.

Gidebildiğiniz yerlerin tadını çıkarın ve anı yaşayın!

Çoğu sokak da birbirinin aynısı Itaewon‘a gidemezseniz üzülmeyin mesela Myeongdong da aynısı sayılır. Ya da Deoksugung Sarayına gidemezseniz üzülmeyin Gyeongbokgung Sarayı daha büyük, daha güzel. Böyle böyle eleyin gitsin. Oraya gidebilmek, birkaç gün geçirebilmek, insanlarıyla vakit geçirebilmek de yeterli.

Ve son tavsiyem her seyahatten döndüğünüzde ufak da olsa bir pişmanlık beliriyor insanda. Tüh şuraya neden gitmedik, aa burası varmış neden göremedik gibi. Evdeki düşünceyle oradaki yorgun düşünceler asla aynı değil. Şöyle örnek vereyim Deoksugung Sarayı‘nda içeriyi gezmedik bile dışardan şöyle bakıp çıktık. Açtık, yorgunduk. Pişman mıyım? Yoo 🙂

Çizdiğim rota bizi fazlasıyla doyurdu. Vaktiniz kalırsa metroyla ulaşım çok rahat olduğundan alternatif yerleri de katarak 3-4 güne Seul’u rahatlıkla keşfedebilirsiniz.

Son olarak Seul planınıza Busan şehrini de eklemeyi unutmayın. Şimdiden güzel seyahatler..

Diğer seyahat yazılarım için SEYAHAT REHBERİ‘ne tıklamayı unutmayın. 🙂

2 Responses

  1. 23/10/2024

    […] SEUL GEZİ REHBERİ […]

  2. 02/11/2024

    […] SEUL GEZİ REHBERİ […]

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir